Rusya Ilk Başkanı Kimdir ?

Tolga

New member
Rusya'nın İlk Cumhurbaşkanı Kimdir?

Rusya'nın modern siyasi tarihinde önemli bir dönüm noktası, Sovyetler Birliği'nin 1991'deki çöküşüyle başlamıştır. Sovyetler Birliği'nin sona ermesi, Rusya Federasyonu'nu bağımsız bir devlet olarak ortaya çıkardı ve bu yeni devletin ilk cumhurbaşkanının kim olduğu sorusu, Rusya'nın siyasi tarihinin temel taşlarından birini oluşturur. Rusya'nın ilk Cumhurbaşkanı, Boris Yeltsin'dir.

Boris Yeltsin: Rusya'nın İlk Cumhurbaşkanı

Rusya'nın ilk Cumhurbaşkanı, Boris Nikolaeviç Yeltsin, 1 Şubat 1931'de Rusya'nın Sverdlovsk bölgesinde dünyaya gelmiştir. Yeltsin, Sovyetler Birliği'nin son yıllarında tanınan bir figür haline geldi ve 1991 yılında Sovyetler Birliği'nin çözülmesinin hemen ardından Rusya'nın bağımsızlık ilanıyla birlikte, ilk Cumhurbaşkanı olarak görev yapmaya başlamıştır.

Yeltsin, 1991'deki Cumhurbaşkanlığı seçimleriyle Rusya'nın ilk demokratik Cumhurbaşkanı oldu. Bu seçimdeki zaferi, hem halkın büyük desteğini hem de Sovyetler Birliği'nden bağımsızlık arzusunu yansıtan önemli bir adımdı. Yeltsin, aynı zamanda Sovyetler Birliği'nin son lideri Mihail Gorbaçov ile yakın ilişkiler içinde bulunmuş ve 1991'deki Ağustos darbesine karşı durarak, demokratik bir geleceğe doğru atılan adımlarda önemli bir rol oynamıştır.

Yeltsin’in Siyasi Kariyeri ve Seçim Zaferi

Boris Yeltsin'in siyasi kariyeri, 1960'lı yıllarda Sovyetler Birliği'nde inşaat mühendisi olarak başladı. Ancak 1980'lerin sonunda, Sovyetler Birliği'ndeki ekonomik ve siyasi krizlerin derinleşmesiyle birlikte, Yeltsin politikaya yönelmeye başladı. 1985'te Sovyetler Birliği'nde yapılan reform hareketlerini başlatan Mihail Gorbaçov'un desteğiyle Yeltsin, 1985'te Moskova Parti Komitesinin başkanı oldu. Ancak 1987'de Gorbaçov'un reform politikalarıyla uyuşmazlıklar yaşadı ve görevinden alındı.

Yeltsin'in halk arasında popülerliği, Sovyetler Birliği'nin son yıllarında arttı. Sovyetlerin çöküşü sürecinde, Yeltsin'in söylemleri daha çok halkın takdirini kazandı. Sovyetler Birliği'nin son yıllarında, Yeltsin'in "perestroyka" ve "glasnost" gibi reformlar konusunda Gorbaçov’a karşı daha radikal bir yaklaşım sergilemesi, onu daha fazla tanınan bir figür haline getirdi. 1990 yılında Rusya Sovyet Federatif Sosyalist Cumhuriyeti (RSFSC) Cumhurbaşkanı seçildi ve bir yıl sonra Rusya'nın ilk Cumhurbaşkanı oldu.

1991 yılındaki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, Yeltsin karşısında eski Sovyet liderlerinin ve solcu rakiplerinin yoğun muhalefetiyle karşılaştı. Ancak Yeltsin, halkın ekonomik bağımsızlık ve daha fazla özgürlük taleplerine hitap ederek zafer kazandı. Onun bu zaferi, Rusya'da reformların başlangıcı oldu.

Sovyetler Birliği’nin Çöküşü ve Yeltsin’in Rolü

Yeltsin, Sovyetler Birliği'nin çöküşü ve Rusya'nın bağımsızlığını ilan etmesinde kritik bir rol oynamıştır. Sovyetler Birliği'nin dağılmasının hemen ardından 1991'de Rusya, yeni bir anayasa kabul ederek, Cumhurbaşkanı'nın halk tarafından seçilmesine karar verdi. Bu süreçte, Yeltsin, 1991 Ağustos darbesine karşı durarak, Rusya'nın bağımsızlığını ve demokrasisini savunmuş ve bu şekilde halkın desteğini kazanmıştır.

Yeltsin, Sovyetler Birliği'nin çöküşünden sonra Rusya'da serbest piyasa ekonomisinin temellerini atmaya çalıştı. Ancak bu süreç, ekonomik zorluklar ve sosyal sorunlarla birlikte geldi. Yeltsin, Sovyetler Birliği'nden bağımsız bir Rusya yaratmak için sert reformlar uyguladı, ancak bu reformlar çoğu zaman halkı zor durumda bıraktı ve büyük ekonomik sıkıntılara yol açtı.

Yeltsin Dönemi: Reformlar ve Zorluklar

Yeltsin’in Rusya Cumhurbaşkanı olarak göreve başladığı ilk yıllarda, ekonomik ve siyasi reformlar hızla gerçekleştirilmeye başlandı. 1992'de, Yeltsin yönetimi, eski Sovyet sisteminden serbest piyasa ekonomisine geçiş için büyük bir adım atarak, devletin kontrolündeki ekonomiyi özelleştirmeye ve dışa açılmaya başladı. Ancak bu reformların sonucunda halk arasında derin bir yoksulluk ve işsizlik sorunu ortaya çıktı.

Rusya'nın ekonomik çöküşü, Yeltsin’in popülerliğini olumsuz etkiledi. 1990'ların ortalarında, ülke büyük bir ekonomik krizle karşı karşıya kaldı. Özelleştirilen şirketler çoğunlukla zengin elitler tarafından satın alındı ve bu durum, ülkede gelir eşitsizliğini daha da derinleştirdi. Yeltsin’in reformları, zengin ile fakir arasındaki uçurumu büyütürken, halkın çoğunluğu bu süreçte büyük sıkıntılar yaşadı.

Siyasi olarak da Yeltsin’in hükümeti, sürekli bir istikrarsızlıkla mücadele etti. 1993 yılında Rusya Parlamentosu ile yaşanan çatışmalar, Yeltsin’in askeri güç kullanarak parlamentoyu dağıtmasına yol açtı. Bu olay, Rusya’nın siyasi hayatında önemli bir dönüm noktasıydı ve Yeltsin’in yetkilerini güçlendirdi. Ancak bu olay, Yeltsin’in popülaritesini olumsuz yönde etkiledi.

Yeltsin’in Son Yılları ve Putin’in Yükselişi

Boris Yeltsin, 1999 yılında Cumhurbaşkanlığı görevinden istifa etti ve yerine Vladimir Putin’i bıraktı. Yeltsin’in istifası, Rusya’da yeni bir dönemin başlangıcını işaret etti. Yeltsin, görev süresi boyunca birçok başarıya imza atmış olsa da, onun son yıllarında Rusya ciddi ekonomik ve siyasi zorluklarla karşılaştı. Halkın büyük bir kısmı, Yeltsin’in istifa kararını, ülkedeki mevcut durumdan çıkmanın bir yolu olarak değerlendirdi.

Yeltsin'in mirası, Rusya'nın serbest piyasa ekonomisine geçişinde önemli bir dönüm noktası olmuş olsa da, bu geçişin zorlukları, Rus halkı üzerinde derin bir iz bıraktı. Yeltsin’in son dönemindeki ekonomik çöküş, halkın genel olarak siyasi sisteme olan güvenini sarsmış ve Putin gibi liderlerin yükselmesine zemin hazırlamıştır.

Rusya'da Cumhurbaşkanlığı ve Yeltsin'in Mirası

Boris Yeltsin, Rusya'nın tarihindeki önemli figürlerden biridir. Sovyetler Birliği’nin çöküşü sonrası Rusya'nın bağımsızlık yolundaki ilk adımları atmış, ülkenin yeni bir siyasi yapıya bürünmesine öncülük etmiştir. Yeltsin’in dönemi, Rusya’nın demokratikleşme yolunda atılan adımlarla dikkat çekse de, bu süreç aynı zamanda ekonomik zorluklar ve siyasi belirsizliklerle de şekillenmiştir.

Bugün, Boris Yeltsin’in mirası hâlâ tartışılmaktadır. Yeltsin, bazıları tarafından modern Rusya’nın temellerini atan bir lider olarak takdir edilse de, ekonomik krizler ve siyasi istikrarsızlık nedeniyle eleştirilmektedir. Bununla birlikte, Rusya'nın ilk Cumhurbaşkanı olarak, Yeltsin, tarihsel olarak önemli bir figür olmaya devam etmektedir.